Ek gıdaya geçiş aileler için yeni bir dönem. “Ne yedirmeli”, “Doydu mu doymadı mı” gibi bir çok soru canlanıyor aklımızda. Tıbbi kısmının yanında, belenme aynı zamanda eğitsel ve psikolojik olarak da önemli bir konu. Konuya nasıl yaklaştığımız çocuğumuzda örneğin dikkat dağınıklığına da neden olabilir, başarma duygusunu destekleyip kendine güvenini de arttırabilir.
Acıktığını hissetsin, yemek yemeyi sevsin, bunu kendi yapmayı başarsın, başarmanın keyfine varsın. İstediğimiz bu.
Bu gelişim sürecinin Montessori eğitimi ve psikolojik açıdan yaklaşımına bir göz atalım:
- Montessori eğitimini uygulamak, kendine yeten, özgüvenli bir birey yetiştirmek isteyen aileler için çok değerli. Bu metoda göre, çocuk yetiştirirken uygulamamız gereken kural “Bana kendim yapabilmem için yardım et.” Çocuk kendi yemeğini kendi yemeli. Biz ona yardımcı olacağız.
- Ayrıca, çocuklara bizimkilerden farklı yapay bir dünya sunmayacağız. Yani yemek konusuyla ilgili olarak, alıştırma bardağı, biberon,vs. yok. Biz bardakla su içiyoruz, o da kendi boyutlarına göre bir bardakla içebilir. Yapamaz gibi gelebilir, ama emin olun, zamanla çok güzel başarıyorlar.
- Çocuğun içindeki keşfetme, deneme, başarma isteği. Bu süreçte de, kaşığını kendi tutarken, suyunu bardağından içmeye çalışırken, ona ödül-ceza ile veremeyeceğimiz, içten gelen büyük bir keyif duyacak. Bize düşen bu işaretleri iyi takip edip ona gereken imkanı sağlamak.
- Ödül ceza uygulamasına gerek yok. Zaten bizi model aldığı için bizim gibi yemek yemeyi başarmak, onun için yeterince büyük bir mutluluk. İçinde ona yol gösteren iç motivasyonunu kullanmasına izin vereceğiz. Dışarıdan eklediğimiz alkış, ödül gibi her pekiştireç iç motivasyonunu susturmasına bir katkı olabilir ne yazık ki…
- Bebeğin gelişimsel olarak ağızal (oral) döneminde olması. Oral dönem her şeyi ağzına alarak keşfetme dönemi. Bu dönem 1-1 buçuk yıl civarı sürüyor. Eşyaları tutabilip keşfetmeye başladığında zaten her şeyi ağzına götürecek. O zaman sadece eşya değil, yiyecek de alsın eline, onu da keşfetsin.
- Çocuğu pasif bırakarak kendimiz beslemenin psikolojik zararı. Doğan Cüceloğlu’ndan gelsin: “….Böylece çocuğa güçlü bir şekilde aciz olmayı öğretiyoruz……Bu tür çocuk yetiştirince, çocuğun kendi sorumluluk duygusu gelişemiyor….“ Daha fazlası için Korku Kültürü kitabından derlediğim bu yazıya bakabilirsiniz.
- Çocuğa zorla yemek yedirmek, açlığını hissetmesine ve yemek yemeyi kendi istemesine engel oluyor.
- Yemek yerken televizyon tablet, vs. olmamalı. Böyle olunca çocuk tatma duyusunun, açlığının farkına varamıyor, damak tadı gelişemiyor. Zamanla yemek yemeye karşı isteksizleşmesi de olası.
- Ayrıca merak etmeyin, bir yaşına kadar ana besin hala anne sütü ya da mama. Ek gıda, çiğneme, yutma, tutma, sindirim sisteminin yeni besinlerle tanışması, kavrama, vs. bir çok gelişimsel ihtiyaca cevap veriyor.
Yani zorla yemek yedirmek yok, üstü başı, yerler kirlenecek diye çocuğun elini kolunu tutup pasif bırakmak, kaşığı ağzına tıkıştırmak, ödül-ceza vermek, tablet-telefon yok. Her şeyi dokuna dokuna, inceleye inceleye kendi deneyecek. Biz de onu dikkatlice takip edip kendine zarar vermesine engel olacağız. Keyifli öğünler :)
Siz de bebeğinizi daha iyi tanımak, Aile Danışmanlığı ve Montessori Eğitimiyle onun gelişimini nasıl destekleyebileceğinizi öğrenmek isterseniz buradan bana ulaşın. Size yardımcı olmaktan keyif duyarım. Sevgiler.
“Yeni Bir Deneyim: Ek Gıdaya Geçiş” için bir yorum