"Korku Kültürü" Doğan Cüceloğlu

Uyaran-Zihin İlişkisi

korku kültürü (2)

Korku Kültürü’nden bu bölümde çocuklara  bolca değişik uyaran vermenin zihinsel gelişime katkısndan bahsetmiş Doğan Cüceloğlu.

“D: Sinir sisteminde bir kural var, bu kural kısaca, ‘kullan ya da kaybet’ olarak bilinir. Eğer bir sinaps uzun süre kullanılmıyorsa pörsüyor,… Tamamen ortadan kalkmıyor ama işlevsel olamıyor ve çocuk sanki bu kuralı hissediyor ve beynindeki sinapsları kaybetmemek için sürekli onları uyarmak istiyor. …. Çünkü içinden bir his onu itiyor, ‘Kurtarabildiğin kadar sinaps kurtar; senin zihninin, aklının gücü oradan gelecek,’ mesajını işitiyor sanki. O nedenle çocuğun ilk yıllarını bol miktarda ve değişik uyaranların olduğu bir ortamda geçirmek çocuklar için çok önemli.

A: Yani apartman çocuğu olarak değil, kırsal bölgede köy çocuğu olarak yetişmek beynin gelişmesi yönünden daha avantajlı.

D: Çocuğun değişik hayvanları görmesi, onların seslerini duyması, yavrulamalarını görmesi, onlara dokunması, onları beslemesi; tarlada, bahçede bitkileri görmesi ve onlarla haşır neşir olması, çocuğun beyninin gelişmesi bakımından ideal ortamlar oluşturur.” s. 124

 

Doğan beyin bahsettiği örnekler değişik duyulara hitap ediyor, dokunma, duyma, görme, işitme. Bitkileri, hayvanları beslediğinde hem doğanın bir parçası olduğunu algılayacaktır, hem de önemli olduğu hissini yaşayacaktır. Demek ki onlara ne kadar çok uyaran bakımından zengin ortam sunabilirsek zihinsel kapasitesi o kadar geniş bireyler yetiştirebiliriz.

Dünyanın her yerinde çocukların meraklı olduğunu anlatıyor Cüceloğlu.

” …. çocuk doğuştan söyle bir ilkeyle doğmuş: ‘Belirsizliği, bilinmeyeni araştır ve belirgin, bilinir hale getir.’ ….. Belirsizlik kaygı verir ve kaygıdan kurtulmak için o konuyu belirgin hale getirmek isteriz. Bu anlamda çocuğa verilen yazılımı daha bir üst kademede, ‘Mutlu olmanın yollarını araştır ve bul’ şeklinde de ifade edebiliriz.

… çocukluk döneminde bu muhteşem potansiyel gelişir ya da heba edilir.

İşte bir bireyin yaşamındaki en önemli konu, doğuştan getirdiği potansiyeli ne kadar geliştirebildiğidir. Anababaların çocuklarıyla ilgili en önemli konusu da onların potansiyelinin gelişimine ne kadar olanak sağladıklarıdır.  …. Bu potansiyelin gelişmesinde çocuğun içinde büyüdüğü ortamdaki insan ilişkilerinin etkisi çok büyük.

T: … Bir olaya anlam vermenin temelinde algılama ve algılamanın da temelinde kişinin varoluşundaki zeminler temel etken. ….Şimdiye kadar anlattıklarından anladığım, bu zeminler çocuklukta, çocuk büyürken oluşuyor.

D: Çocuğun kişiliği oluşurken, zeminler de bu sürecin bir parçası olarak oluşuyor. İşte bu sürece sosyalleşme, toplumsallaşma adını veriyoruz.

… Konuştuğumuz bütün konuların can damarı işte burada. s. 125-126

 

Bu durumda çocukların potansiyelini geliştirmek için onlarla güzel ilişkiler kurmak çok önemli. Çocuklarımızın potansiyelini geliştirmeye özen göstermek gerekiyor. Doğan Bey’in söylediği çok önemli bir nokta: “Çocukluk döneminde bu muhteşem potansiyel gelişir ya da heba edilir”. Demek ki bu dönemin telafisi yok. Bizim de üstümüze düşen, çocukların doğuştan getirdikleri meraklarını törpülemeden, onların potansiyellerini geliştirmelerine yardımcı olmak.

Kaynak: Doğan Cüceloğlu, Korku Kültürü Remzi Kitabevi Mart, 2008

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s